Gerçekten Allah Rasûlü’nün hayatını inceledikçe, O’nun ne kadar anlayışlı, olgun, kibar, muhabbet dolu bir insan olduğunu bir kez daha gördüm. Düşünebiliyor musunuz, insanların kadını hakir gördüğü, kız çocuklarını diri diri gömdüğü bir devirde O, hanımının deveye rahat binebilmesi için ellerini kenetliyor ya da dizine bastırıyor. O’nun, câhiliye toplumunda yaptığı zihnî değişimin en büyük delillerinden biri bu hâdise… Daha bunun gibi nice örnekler dolu… Onların bütün duygularını önceden hissediyor, onlara vakit ayırıyor, sohbet ediyor, tesellî ediyor, onlara kendilerini sevdiğini söylüyor. Allah Rasûlü, hanımlarına karşı o kadar merhametli, o kadar nâzik, o kadar kibar, diğer bir tabirle o kadar romantik ve centilmen ki… Etkilenmemek mümkün değil!.. Kısaca O, her hanımının gönlüne giden yolu buluyor ve onun gönlünü fethediyor.
Sonra Hazret-i Hatice Vâlidemiz, muhterem zevci Hira Mağarası’na inzivaya çekildiğinde, O’nun ayağına bizzat yemek götürüyor. Hem de hemen her gün… Bir gün değil, beş gün değil!.. Hem de türlü türlü dedikodulara rağmen… Bugün kim beyine bu kadar karşılıksız bir şekilde fedâkârlıkla; böylesine büyük bir muhabbet ve samimiyetle hizmet ediyor ki…
Bir de Hazret-i Âişe’nin Peygamber Efendimize duyduğu muhabbet var. Çünkü Allah Rasûlü, onun ilk ve son aşkı… Zira Peygamber Efendimizin hanımları arasında tek bâkire olan o… Bu yüzden Hazret-i Âişe’nin Peygamber Efendimize duyduğu muhabbet ve kıskançlık bambaşka… İçlerinde Peygamber Efendimizi en çok o sevmiş ve O’nun tarafından en çok o sevilmiş. Allah Rasûlü, onun yetişmesine ayrı bir ihtimam göstermiş. Zekâ, hâfıza, firâset, talâkât gibi pek çok üstün meziyetlere sahip olan Hazret-i Âişe’yi, maddî-mânevî pek çok ilimle süsledikten sonra, “Dininizin yarısını Hümeyrâ’dan (Hazret-i Âişe’den) öğrenin!..” buyurmuş.
Gerçekten hanımlarının her birinde çok güzel haslet ve faziletler var. Her biri, Peygamber Efendimizin bir yönünde âdeta fânî olmuşlar. Kimi O’ndan ilmî heyecan ve tebliğ gayretini almış, kimi muhtaç ve garipleri sevindirmeyi, kimi sevdiklerine karşı vefâlı olmayı, kimi de takvâ hayatını, geceler boyunca namaz kılışını… Hepsi kendi mizaç ve kabiliyetlerinde üstün bir model hâline gelmişler. Am şunu belirtmeden geçemeyeceğim, hemen hepsi Allah rızası için infak edinmeyi birinci haslet hâline getirmişler, âdeta cömertlikte birbirleriyle yarışmışlar. Onları tanıdıkça insanı, âileyi, toplumu ve güzel dinimizi daha iyi anlamak mümkün… Bu yüzden Peygamber Efendimiz’de ve O’nun muhterem zevcelerinden öğreneceğimiz çok şey var.