ELEŞTİRİ:
sen hep böylesin! Zaten beni bir gün bile dinlemedin. Hep bağırıyorsun. Beceriksizsin. Filanın eşinden ibret al. Beni üzmekten zevk alıyorsun! Şeklindeki ifadeler eşi suçlayıcı yargılayıcı ve kırıcı ifadelerdir. Oysa iletişimde ‘’ben’’ dilini kullandığımızda eşimize şöyle diyebiliriz.
—Ben bu sözünden veya davranışından dolayı çok üzüldüm, hayal kırıklığı yaşadım. Bu ifade daha yumuşak olduğundan, ayrıca kişide oluşturduğu duyguyu olaya yansıttığından eşi olumlu yönde etkileyebilir.
GENELLEME:
‘’Hep böylesin, böyle yaparsın. Zaten senden başkacıda beklenmez. Hiç değişmiyorsun. Bu huyunu annenden babandan kapmışsın. Bir günde iyi yanını göremeyecek miyim? Tarzındaki ifadeler eşi bir kalıba sokan ve damgalayan ifadelerdir. Mantıki düşündüğümüzde mademki eşiniz söylediğiniz gibi, peki siz ne oranda değiştiniz? İşe kendinizi değiştirmekle başlayın
AKLINI OKUMAK:
Evlilikte ilişki bozulmaya, mutsuzluk ortaya çıkmaya başlayınca araya mesafeler girer. Devamlı kavga, üzüntü bir noktada çiftleri sessizliğe ve kendi dünyalarına iter. Fakat burada sözlü iletişim yerine sözsüz iletişim, yani davranışlardan anlamlar çıkarıp eşi yargılama süreci başlar.’’Hah yine kızdın bakışlarından anladım. Sen öyle demek istemedin. Senin kafanın içinde neler var çok iyi biliyorum!’’ Tarzındaki yaklaşımlar eşin jest ve mimiklerinden, hal ve hareketlerinden anlamlar çıkarmaya yöneliktir.
İŞİ YOKUŞA SÜRMEK:
Zamanla eşlerden birinde olumlu değişiklik olmuştur veya gittikleri doktor dinlenilmiş, kişi olumsuz davranışından vazgeçmiştir. Diğer eşin ‘’10 yıldır sana söyledim ama beni dinlemezsin, sonunda dediğime geldin. Başkası deyince daha mı kıymetli oluyor? Şeklindeki konuşmaların eşi üzen ve geriye döndürebilecek tarzdadır.’’ Oysa bu değişiklikten dolayı çok mutluyum, sevinçliyim Gel beraber plan yapalım; başka nelerimizi değiştirebiliriz, onları konuşalım! Tarzında diyalog kurulursa olumlu değişiklik pekişir, devamı içinde teşvik edilmiş olunur.
GEÇMİŞİ HATIRLATMAK:
Herkesin evliliğinde geçmişte yaşadığı olumsuz hatıra vardır. Aile kavgaları, kırılganlıklar, ihanetler, küçük düşürmeler, hayal kırıklıkları… Geçmişte yaşanan kötü hatırayı devamlı gündeme getirmek sıkıntı doğurur ve sıkıntıları pekiştirir.
HEP HAKLI OLMAK:
Hatalar yanlışlıklar iki taraftan da kaynaklandığı halde ‘’Kim daha haklı’’ diye adeta ‘’mahkeme’’ kurulur.’’Evliliğimiz boyunca kavgaları hiç ben başlatmadım. Sen hep bana kötü davrandın, beni aşağıladın. Bütün problemler senden kaynaklanıyor’’
Bu tarz kalıp sözler tıkanan evliliklerin klasik sözleridir. Oysa önce kendimize bakmamız.’’Ben nerede hata yapıyorum, yanlışım ne olabilir’’diye düşünmemiz gerekir. Hep karşı tarafı haksız görmek işin kolay tarafıdır.
SORUMLULUK:
Aile yükünün tek tarafa yüklenmesi kişiyi aşırı strese sokup gergin ve öfkeli yapabilir. Bu yüzden hiçbir cinsiyet ayrımı gözetmeksizin işleri ortaklaşa yapmaya gayret etmek gerekir.
Diğer yandan ilişkideki bozulmadan dolayı ‘’Sen beni zorluyorsun, çıldırtıyorsun bu yüzden öfkeleniyorum’’ yerine ‘’Seninle ilişkimde bazen zorlanıyor ve bazen öfkemi kontrol edemiyorum.’’
Tarzında konuşulsa kişi kendini de ortaya koyuyor ve sorumluluğu paylaşmış oluyor.
Böylece eşi suçlamıyor, probleme dikkat çekip üzerinde düşünülmesi gerektiği mesajını veriyor anlamı çıkar.
MANTIKİ YAKLAŞIM:
Ya bana iyi bir sebep göster söylediklerimi çürüt, ya da beni kabul et! Yaklaşımı evlilikle iş ilişkisini karıştırma yaklaşımıdır. Evlilikte roller, duygular, olaylar birçok değişken rol oynar.’’Kendimizi temize çıkarma’’da mantığı ileri sürmek kendi kendimizi aldatmaktan ibarettir.
SÖZÜNÜ KESMEK:
İletişimde en önemli husus, konuşanı sonuna kadar dinlemek, çok gerekliyse aralara girmektir. Dinlememiz anlamamız, kendimizi anlatmamız gerekiyor. Bunun yolu da saygıyla dinlemek ses tonunu yükseltmemektir.
TERAPİST YAKLAŞIMI:
Eş ne kadar bilgili ve tecrübeli olursa olsun kendini doktor yerine koymamalı; çünkü bir şey değişmez, eşi kendisini dinlemez, dirençle karşılaşır. Bu yüzden iyi bir eş nasıl olursa ona öyle davranmalıdır.