Günlerdir dillerde dolaşan üzücü bir söylenti var.Güya dindar erkekler, başörtülü yerine başı açık kızları tercih... Günlerdir dillerde dolaşan üzücü bir söylenti var.Güya dindar erkekler, başörtülü yerine başı açık kızları tercih ediyormuş.Bu sebepten de başörtülü kızlar evde kalıyormuş.. Öyleyse kızlar başlarını örterse evde kalırlarmış!
Bizim genç kızlığımızda annelerin en büyük korkusu buydu. Bir genç kız başını kaparsa evde kalır. Öyleyse evlensin de örtünsün düşüncesi hakimdi.
Fakat hiçbir başörtülü kız da evde kalmazdı.
Peki şimdi gerçekten dindar erkekler başı açık kızları tercih ettiği için başörtülü kızlar evde mi kalıyor ?
Nereden çıktı bu haber?
Kim yapmış bunun istatistiğini ?
Yıllardır evlilik konularıyla ilgileniyorum. Bunun yüzde yüz doğru olduğuna inanmıyorum.
Her iki kesimden evlenen de var evlenmeyen de.
Hiç kimse , başörtülü kızlar çirkin, kariyersiz ve vasıfsız olduğundan dindar erkekler başı açık kızları tercih ediyor diye düşünmesin.
İslami tesettüre tam manasıyla riayet eden nice genç kızlar kariyer sahibi gençlerle fevkalade güzel evlilikler yapıyorlar.
Başörtülü yerine başı açık kızı tercih eden erkeğe gelince?..
Burada önce bu tip erkekleri irdelemek gerek. Acaba neden böyle bir tercih yapıyorlar?
Demek ki, dindar erkekler, dünyevileştiler. Eskiden dava evliliği vardı. İslam davasına hizmet eden erkek,aynı davaya gönül veren kızla evlenirdi.
Şimdi ise sanırım dindar erkeklerde dava şuuru zayıfladığı için uhrevi hayat ikinci planda kalıyor. Yani gençler, kendileriyle, aynı davaya hizmet edecek ruh eşini aramak yerine fizik ve düyevi hayat eşini arıyorlar.
Evlilikler ebedi hayat arkadaşlığı esası üzerine kurulmuyor. Bunun için de uzun ömürlü olmuyor.
Aynı iş yerinde ya da üniversitede tanışan dindar gençle başı açık kız arasında bir gönül bağı oluşuyor. Delikanlı kızı istediği çizgiye getiririm sanıyor. Kız da bu işi hallederiz düşüncesine kapılıyor.
Ne var ki, tamamen farklı dünyalardan gelen iki insan birbirine uyum sağlamakta zorlanıyor. Çünkü biri karşısındakini dini hayata çekmeye çalışıyor. Diğeri ise kendi yaşadığı hayata. Biri bir taraftan diğeri ise öbür taraftan çekiyor. Çoğu kez de evlilik bağı kopuveriyor.
Kopmayanlarda ise işte öyle bir hayat devam ediyor.
Başörtülü genç kızlara gelince…
Onların da dini hayatlarında gevşeme, başörtüsünde bir zayıflama oldu.. Dini hayatı takva derecesinde yaşamak neredeyse yok olmak üzere. Yani başörtülüler artık eski başörtülüler değil. Ötekilerle aralarında fark kalmadı. Öteki gibi pantolon giyiyor. Üzerine gömlek geçiriyor. Makyajını yapıp, sigarasını yakıyor. Sadece başına bir metre bez bağlıyor.
Dindar gençler başörtülüyle başı açık arasında bir fark görmüyor. Nasıl olsa huyu, ahlakı her şeyi aynı. Sadece başında bir örtü var. Eee, ötekiyle evlenir başına da bir bez parçasını sararım diye düşünebiliyor.
Öyleyse başörtülülerin duruşunda bir yanlış var. Yanlış yerde duruyorlar. Yani durakta beklerseniz otobüs yanınızda durur. Fakat arada durursanız otobüs yanınızda durmaz. Şimdi başörtülü genç kızlar yanlış yerde duruyorlar. Ne örtülü ne açık. Onun için de evliklerde sıkıntı yaşanıyor.
Başörtülüler önce aynaya bakmalıdırlar. Neye benziyorlar? Başörtülü ,vakar islam hanımefendisi mi? Yoksa yüzü gözü boyalı ,kot pantolonlu ve eli sigaralı ehl-i dünya birileri mi?
Nasıl bir hayat istiyorlar? Nasıl bir hayatın özlemi içindeler?
Çünkü dikkat ediyorum islami hayatı tam manasıyla yaşayan genç kızların evliliklerinde fazla problem yok.
Müslüman gençlere diyeceğim o ki, lütfen yol arkadaşınızı dünyevi eksenli seçmeyin.Çünkü o yol arkadaşı sizi cennete de sürükler cehenneme de.
Bu sebeple Bediüzzaman ne güzel söylemiş: “Bahtiyardır o adam ki, refika-i ebediyesini (ebedi arkadaşını) kaybetmemek için saliha (dindar) zevcesini taklit eder, o da salih olur. Hem bahtiyardır o kadın ki, kocasını mütedeyyin görür, ebedi dostunu ve arkadaşını kaybetmemek için o da tam mütedeyyin olur, saadet-i dünyeviyesi (dünya saadeti) içinde saadet-i uhreviyesini (ebedi saadetini) kazanır.”