TCForum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

TCForum

Türkiyenin Türkçe Paylaşım Platformu
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
En iyi yollayıcılar
Warrior-Within
Sevgi Bağları I_vote_lcapSevgi Bağları I_voting_barSevgi Bağları I_vote_rcap 
ByWolf
Sevgi Bağları I_vote_lcapSevgi Bağları I_voting_barSevgi Bağları I_vote_rcap 
Kimler hatta?
Toplam 91 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 91 Misafir

Yok

Sitede bugüne kadar en çok 91 kişi Salı Kas. 05, 2024 5:06 pm tarihinde online oldu.
Istatistikler
Toplam 8 kayıtlı kullanıcımız var
Son kaydolan kullanıcımız: q_edo

Kullanıcılarımız toplam 325 mesaj attılar bunda 263 konu

 

 Sevgi Bağları

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Warrior-Within
Admin
Admin
Warrior-Within


Mesaj Sayısı : 199
Yaş : 30
Mekanı : Mekansız
Hobisi : Futbol
Lakap : Administratör
<fieldset>Güç :
Sevgi Bağları Left_bar_bleue50 / 10050 / 100Sevgi Bağları Right_bar_bleue

Pratiklik :
Sevgi Bağları Left_bar_bleue50 / 10050 / 100Sevgi Bağları Right_bar_bleue

Tecrübe :
Sevgi Bağları Left_bar_bleue50 / 10050 / 100Sevgi Bağları Right_bar_bleue

Sabır :
Sevgi Bağları Left_bar_bleue50 / 10050 / 100Sevgi Bağları Right_bar_bleue

Kayıt tarihi : 22/10/08

Sevgi Bağları Empty
MesajKonu: Sevgi Bağları   Sevgi Bağları Icon_minitimeÇarş. Kas. 05, 2008 7:26 pm

Sevilmeli insan, hem de kusurlarıyla sevilmeli. Zaten onu güzelleştiren biraz da kusurları değil mi!. Neye yarardı herkesin tam ve mükemmel olduğu dünya. Sıkıntısı çekilir miydi onun hiç. Kötülüklerin bilinmediği yerde iyilikler nasıl bilinir ki? Kusur olmayan, çirkinlik bulunmayan ortamda mükemmelin, güzelin ne kıymeti olur!. Zıtların bayram yeri değil mi burası? Ve zıtların çocuğu değil mi insan? Güzelse insan, sevimliyse, bu haliyle, bu yapısıyla güzel ve sevimli. Öyleyse insan, insan olarak sevilmeli. Hiç hayale kapılmadan, ütopik olmadan, ona olmayan şeyler yakıştırılmadan. Bu şarkı kendi güftesiyle bestelenmeli, kelime katılmamalı güfteye. Çirkinleşir sonra, sevimsizleşir, kulak tırmalar ilâve kelimeler. Şiir ahengini kaybeder. Dümdüz bir ova, hatta bir çöl düşünün, dağları, bayırları olmayan; işte oraya döner insan şiir ahengini kaybedince. Çekilmez olur, sıkıntılı olur. Deniz dalgalarıyla sevilir. Ovalar tepelerle bütünleşir, seyredilmeye doyum olmaz hafif hafif dalgalanan denizi, tepelerle içice, koyun koyuna düzlükleri.. Dalga dalgadır insan duygularıyla. Düzlükleri, çukurları ve tümsekleri vardır onun his âleminde. Sıçrama taşı gibi durmaktadır zaafları önünde. Bu zaaflarla mükemmeli yakalayacaktır insan. Günah işleyecek, tevbe kapısına koşacaktır. Sevilecektir Rabb'i tarafından. Dönüşüyle Rabb'ini hoşnut edecektir. Çölde bineğini yitirmiş insan ümitsiz bakışları arasında bineğini başucunda bulması sevinciyle anlatılır hadîslerde, günahkâr kulun İlâhî dergaha dönüşü. Mukaddes sevinç verir Rabb'e kulun geri gelişi, günahla kaybolmuşken biraz önce. Hiç günah işlenmeyen dünyadan hoşnut olur muydu Mevlâmız acaba? Onun affediciliği nasıl tecelli edecekti böyle bir dünyada? Engin rahmeti nasıl gözler önüne serilecekti günahsız dünyada? Eğer, deniliyor hadîste, siz hiç günah işlemeseydiniz, Allah sizi götürür, yerinize günah işleyip tevbe eden insanları getirirdi.. Allah (cc) bizi bu halimizle seviyor demekki.. Günahkâr halimizle. Ama günaha rızası ve izni yoktur O'nun. Çünkü "gayûr" dur Allah, gözlerin kendisinden başkasına çevrilmesini istememektedir. Kendine has keyfiyetiyle kıskançtır O, sevdiklerini yine kendine yakışır ölçüde kıskanmaktadır. Günah insanı Rabb'den uzaklaştırdığı için müsaade yoktur günaha.. Günahların yasaklanmasında dahi bir sevgi saklıdır insana. Rabb'in insana sevgisi saklıdır.

İlâhî ahlâk Ölçüsünde sevilmeli insan bizlerce de. Sevgi bağlarıyla sımsıkı bağlamalıyız kendimizi insana. Kusurları şefkat perdemizle örtmeliyiz daima. Kusurlu insana şefkat beslemeliyiz, acımalıyız, sevgi örgümüzle kuşatmalıyız onun her yanını, kusurlarıyla baş-başa bırakmamalıyız onu. Sevdiğimiz için, kıskandığımız için gözünü insanlık dışına kaydırmasına izin vermemeliyiz. Her insan sevilmeye layıktır böyle insan olduğu için sadece. Başka meziyet aramaya gerek yok sevmek için insanı. Yeter insan olmak ona, sevmek için de bu yeter bize. Nice ortak noktalar hatırına aramızdaki. Varlığa ermiş olmak birincisi. En büyük lütuf sofrasında beraber oturuyoruz bütün insanlarla. Diğer varlıklarla da müşterek olduğumuz noktadır bu çizgi. Yokluk girdabından kurtuluşumuzu kutlamak düşer sevgi bâdeleriyle. Cehennem dahi yokluğa göre cennetlerin en güzeli. Ebedi yokluk ne müthiş çile. Çile de değil o. Yok çünkü öyle bir çile. Bütün ızdırap mefhumlarının üstünde bir kelimeyle ifade edilmeli yokluk. Kendisiyle ifade edilmeli. Yokluk denince vicdanın feryadı duyulmalı "Ebed" diye yankılanan ruhun en derin yerlerinde. Sonra kavurucu ateşin nasıl kol kol gezdiğini ve bu feryadı yakıp kül etmeye çalıştığını görmeye çalışmalı insan yokluk denen kelimenin çağrıştırdıklarıyla. Felaketzedelerin uğradıkları beladan kurtulduklarında attıkları sevinç çığlığı doldurmalı ortalığı yokluk belasından kurtulmuşlar arasında. Cins ve tür ayrımı olmaksızın toplu sevince katılmalı her varlık. Bu sevinç birliği ile birbirlerine daha yakın olmalı varlığa erenler. Bir bağ kurulmalı aralarında, sevgi adına. Yaratılmış olmanın hazzını tatmalılar hepsi. Sınırsız olmalı sevgileri, evrenselleşmeli, bütün kâinatı içine almalı. Gökyüzündeki sistemlere yol vurulup gidilirken sevgiyle, mikroskobik varlıkların hakkı da unutulmamalı. Herşey sevilmeli. Yaratık olduğu için herşey, Yaradan'dan ötürü sevilmeli.
Hakkı büyüktür bu ortak noktanın. Allah'a ait olmak her varlığın seçkinlik payesidir varlığa ermemişlerden süzülerek elde edilmiş olan. Melek de O'na aittir semek de. Sevgiyle korunmalı bu hak. Âlemlerin Rabbi'ne hürmetin ifadesidir, her âlemi kabullenme ve hakkına riayet etme. Onların kendi içlerinde terbiyeye tâbi tutulduğu ve başıboş bırakılmadığını düşünme hürmet uyarmalı insanda her âleme karşı ve o âlemi meydana getirenlere karşı. Ferde hürmetin bittiği yerde topluma hürmet de bitmiştir. Bir insanı dirilten bütün insanları diriltmiş gibidir Kur'ân ölçüsünde. Aksine aynıdır. Bir insanı Öldüren bütün insanları öldürmüş gibidir. Bu insanlara ait hüküm değildir sadece. Muhatap insan olduğu için böyle söylense bile.. Muhatap karınca olsaydı, ona da böyle hitap edilecekti. Bir karıncayı diriltme veya öldürme bütün karıncaları diriltme veya öldürmedir, denilecekti. İlâhî sanata işaret olması bakımından yüklendiği vazifede insandan farkı yoktur karıncanın. Sinek küçük değildir bu yönüyle Kaf-dağı'ndan. Karınca yuvasını yaktırdı diye, bir Nebi'ye ikaz gelir Yüce Dîvan'dan, hadîsin bize öğrettiğine göre. Yavrularını bıraktığı. yerde bulamayınca çırpınan, oraya buraya gidip gelen ana kuşun hali yüreğini sızlatır Allah Rasulü'nün ve yuvadan yavruları alan sahabiye İkazda bulunur, biraz da sert konuşur sahabi de olsa, kuşun hakkını gözetmeyenlere.. Bir kedi yüzünden bir kadının nasıl cehenneme gittiğini anlatır yine bize hadîsler. Hakkına riayet edilmediği için kedinin. Kötü yolda sürüklenen bir kadın da cennete gider, susuzluktan ölmek üzere olan bir köpeğe, ayakkabısıyla kuyudan su çıkarıp verdiği için... Yaptığı kötülükler siliniverir birden gösterdiği hürmet adına Allah'ın bir yaratığına. O köpek bile olsa, kabul görür, iltifat görür bu davranış. İyiliklerden hiçbirini, velev çok küçük de olsa, küçük görmek doğru değildir asla.. Kime karşı yapılırsa yapılsın, İyilik ahirette kazançlı çıkarır yapanı. Sevgi yatar çünkü bütün iyiliklerin altında. Şefkat emzirir iyilikleri çok kere. Varlığın mayası sevgiyle, şefkatle yoğrulduğu için iyilik vardır dünyada. Dünya asıl yurt değildir hiçbir iyiliğe. Fesattır, kötülüktür alçaklığın asıl malı. Alçak dünyanın asıl malı fesattır, kötülüktür. Sonra inmiştir sevgi yeryüzüne. Yüz sevgiden sadece biri inmiştir ve işte bu kadarcık sevgi doğurmaktadır bütün iyilikleri. Varlık arasında kurulan sevgi bağları, sadece yere inen bu bir tek sevginin ürünüdür. Doksandokuzu Rabb'in yanında kalmıştır o sevginin. Ahirette meyve verecektir kalan kısım. Ahiret, ona layık olanlar için bütünüyle sevgi olacaktır şüphesiz. Kötülük, çirkinlik hayal dahi edilemeyecektir cennette. Billur billur sevgidir cennet. Yürekler sevgi dolar orada. Yüreklerini sevgiyle doldurabilenler cenneti dünyada da yaşarlar bir parça. Ondan mahrum olanlar bu cennetten de ahiret cennetinden de mahrum kalırlar. Sevgisiz cennet olmaz çünkü. Oraya, herşey denilir de cennet denilmez.. Yerdekilere sevgi gösteren göktekilerden sevgi görür.Gök ehliyle yer ehlini birbirine bağlar sevgi. Kuvvetli bir bağdır o. En kuvvetli bağdır sevgi bağı. O koptuğunda kopar herşey, kupkuru kalır yapılanlar. Sevgi yoksa yapılanların özünde, sadece bir kışırdır, şekildir, gösteriştir, ikiyüzlülüktür davranışların bütünü. Can yoktur, ruh yoktur o külçede. Samimiyet yoktur herşeyden önce. Gizli yerde, gözden ırak kalındığında vurulur davranışlar mihenk taşına. Samimi ve sevgi dolu olanlar böyle yer ve zamanlarda daha bir serpilir, daha bir güzelleşirler. Diğerleri dökülür birer birer. Zorakileşir, silikleşir, sararır, solar işlenenler. Takatleri kesilir, gece yolculuğuna güç yetiremez samimi olmayan işler, ameller.. Sevgiden nasipsizlikleri sebebiyledir bu netice. Güzellikler gider sevgi gidince.

Piramide benzer sevgi halesi. Zirveleştikçe daralır çerçeve. Bütün canlılar sevilir ikinci derecede, bütün varlıklardan süzülerek yukarıya doğru. Sonra hayat sahibi varlıklar, sonra şuurlular.. Melekler, cinler ve insanlar.. Çerçeve daha da daralır bu platformda. Melekler mutlak sevilir, hiç ayırım yapılmadan. Cinlere, insanlara gelince onlar arasında merhaleler başlar sevgi adına. İyisi kötüsü sevilir öncelikle, varlıkları, hayat sahibi oldukları ve şuurları bulunduğu için. Sonra bunlar yeterli gelmez diğer merhalelerde. Orada iman ve salih amel girer devreye.

İmanın sevgisi ayrı bir yer tutar gönülde. Allah sevdirmiştir sevdiklerine imanı çünkü. Küfürden, inkârdan nefret ettirdiği gibi onları. Bu sevgiyle severler inananlar birbirlerini. Sevmeliler birbirlerini. Bağlanmalılar aynı vücudun azalan gibi birbirlerine. Birinin derdi hepsinin olmalı, sevinçler yansımalı birinin sevinciyle hepsinin içine. Bilmeden, sezerek üzülmeli veya sevinmeliler onlar. İkizlerin hassasiyeti sarmalı duygularını. Cins cinsi çeker, derler, doğrudur bu söz. Temizler temizlere, pisler pislere yanaşır, herkes kendisi gibi olanla kaynaşır daima. İnananlar da öyle. Bu cazibe biraraya getirir, kardeş yapar müminleri birbirleriyle. Kardeşlikleri imandan dolayıdır. İmanları kadardır o zaman kardeşlikleri. Zedelenmişse kardeşlik, imanlarında zaaf vardır mutlaka onların. Dertlenmiyorlarsa birbirlerinin derdiyle ve paylaşmıyorlarsa sevinçlerini birbirleriyle, mutlaka imanları tekrar gözden geçirilmelidir müminlerin. "Ey iman edenler, iman edin", buyruğundaki ikazı hatırlayarak. Kardeşliğin, sevginin değeri, ölçüsü imandır bu noktada. "İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız" buyuruluyor hadîste. Sevgiden geçiyor cennete giden yol. Cennetdaş olmanın yolu sevgiden geçiyor..

Salih amel sahipleri bir başka severler birbirlerini. Allah için sevmenin abidesini şekillendirir onlar bu sevgileriyle. Hele aynı ülküye gönül vermişlerse. O zaman sevgi ayrı derinlik, ayrı buud kazanır. Onlar öz benliklerinden yeğ tutarlar ülküdaşlarını. Kardeş bilirler birbirlerini. Kardeşlerini tercih ederler her hususta. Nefislerini yere çalarlar kardeşleri önünde, kardeşleri için. Makamda, mansıpta, insanların ilgi odağı olmada.. Önce onlar için severler sevilecekleri, sonra kendileri için severler. Öncelik tanırlar kardeşlerine sevgide. Kendilerini sevseler, kardeşleri onları sevdiği için severler. Sevgide ince ve sırlı nokta.. Babasının hidayetine gözyaşı döken Sıddık'ın sevgisi. Keşke babam yerine iman eden Ebu Talip olsaydı, diye inleyişi.. Çünkü Ebu Talip, sevgiliye, Ebu Kuhafe'den daha sevgilidir. Faruk, Üsame'yi niçin oğlu Abdullah'a tercih etmiştir, maaş tayininde? Çünkü demiştir Faruk oğluna, "onun babası senin babandan, o da senden Sevgiliye daha sevimliydiler."

Sevgi delil ister elbet. Sevdiğinden bitip tükenmeyi gerektirir. Onun için belası çoktur sevgi yolunun. Ehil olmayanlar girmesin diyedir bu yoldaki handikaplar. Onları aşmadan sevgiliye ulaşmak imkânsız. Sevgilinin kim olduğuna bağlı biraz da yolun zorluğu. Allah'ı sevmekse ufuk nokta, bitip tükenmek gerek o noktaya ulaşıncaya dek. Fâni olmak gerek O'nda. Rasulüne uymaktan geçiyor onun sevgisini kazanmak. O'nu sevmek ayrı bir paye; fakat O'nun tarafından sevilmek daha başka bir mazhariyet. Ama ölçü şu: Sen O'nu ne kadar seviyorsan, O'ndan o kadar karşılık görürsün. O'nun senin kalbindeki yeri ne kadarsa, sen de O'nun katında o kadar yere sahipsin. Sen O'na kavuşmayı ne denli istiyorsan, O da Zatına uygun şekilde sana kavuşmayı o kadar istemektedir. Başka sevgililerde, başka sevgililer arasında olmayan dengedir bu. Sevgi dengesinde mûcize.

Sevgide dengeyi bulmak oldukça güç bir meseledir aslında. Kimi hangi ölçüde sevmeli? İnsan, çok kere bilemez bu bilmeceyi. Ama sevgi Allah için ve O'nun hesabına olursa, kendiliğinden denge gelir sevgiye. İfrat, tefrit olmaz böyle sevgide. İbadet yerine geçer bazen bu sevgi. Tebessümün sadaka olması gibi mümin kardeşe. İnsan sever anasını, babasını, eşini, çocuklarını, yakın akrabasını ve bunların hepsi sevap kazandırır insana. Komşu hakkı Cibril'i yere indirir ve durmadan komşuyu tavsiye ettirir. Büyük haktır çünkü o. O kadar ısrarla komşu tavsiyesinde bulundu ki, Cibril, neredeyse birbirlerine mirasçı olacaklarını sandım, der Allah Rasulü. Sevgi öldüğü için günümüzde komşu hakkı bilinmez hale gelmiştir. Diğer haklara dönmüştür o da.

Evrenselleştirmek istiyoruz biz sevgiyi. Sevgi atmosferi sarsın ülkeleri. İnsanların içi sevgiyle dolsun birbirlerine. Öz benliğine yapamayacağını başkasına yapmasın en azından kişiler. Kötülüklerin, zaafların, günahların birer hastalık olduğu düşünülsün, kötüyü, günahkârı kıskıvrak yakalayan. Hastaya gösterdiğimiz ilgiyi, şefkati gösterelim onlara. Telkinlerimiz onun iyiliği için olsun hep. Bakın dünya nasıl değişecek o zaman. Kendi dünyamız değişecek. Bakış açımız bir başkalaşacak. Güzel düşünenin güzel gördüğünü göreceğiz biz de. Lezzet alacağız yaşadığımız hayattan. Kusur görmeyecek çünkü o zaman gözlerimiz. Boşlukları bakışlarımız dolduracak sürekli. Şeytanın hissesinin ne büyük olduğunu anlayacağız işlenen kötülüklerde, günahlarda. Hisse hisse pay edeceğiz işlenen suçları, nefis, şeytan, zaaf, toplum, aile, çevre ve suçlu arasında. Çok az bir hisse kalacak o zaman suçluya. Affedilebilir olduğunu göreceğiz o küçük hissenin. Affedeceğiz canımıza kastedenleri bile. Can vereceğiz onlara sevgimizle..

Bu ferd ve toplumun sevgi halesidir sevgi bağlarıyla örülmüş olan. Devlet devletliğini yapacaktır elbette. O münasebetini hukuk üzerine oturtacaktır. Devlet, ne zulmeder ne de sevgi, şefkat gösterir. O sadece kanunları tatbik eder. Suçluya cezasını, haklıya hakkını devlet verecektir. Bu onun devletlik vazifesidir. Toplumdaki sevgi, devlet otoritesine mâni değildir. Kur'ân toplum şefkatinin cezayı tatbike engel olmamasını öğretir. Caydırıcılık açısından cezalar da birer sevgi sembolüdür, sevgi işaretidir. Doğru olanı sevmenin işaretidir.

Bizim sevgi anlayışımız hayatta tatbik görür daima. Ütopik değildir, göstermelik değildir bu sevgi. Ve çapı bu sevginin bütün varlığı içine alacak kadar geniştir. Bütün varlık sevgi içine girdiğinde dünyamız bir başka güzelleşecektir..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://tcforum.yetkin-forum.com
 
Sevgi Bağları
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
TCForum :: Dini Bölüm :: Dini Bilgiler-
Buraya geçin: