Prof. Dr. Ali Akpınar
Batılı bilim adamları çocuğun eğitim yaşını (4) olarak belirler. İslam’a göre ise, çocuğun eğitimi anne-babanın evlenmesiyle başlar. Kadın ve erkek evlenirken, çocuklarına anne yahut baba seçerler. Eş seçimi, aynı zamanda doğacak çocukların mürebbîlerinin seçimi demektir. İslam’a göre yuvalar, Allah’ın emri ve Peygamber’in kavliyle kurulur. Tabi ki bu, sözde kalmamalı, gerçekten eş seçimi, nişan, düğün ve evlilik sonrası hayat, Allah’ın ve Peygamberinin ölçüleri doğrultusunda olmalıdır.
Helâl lokma ve helâl ölçüler içerisindeki bir evlilik ilişkileriyle eğitim devam eder.
Toplumu, besmelesiz insanların şerrinden kurtarmak için, aile yuvası gibi, çocuğun temeli de besmele ve dualarla atılır.
Hamilelik çağında, annenin yediği besinler ve onun psikolojik hali gibi, dinlediği sesler ve düşündükleri şeyler bile çocuğun şahsiyetine etki eder.
Çocuk dünyaya gelir gelmez ilk duyduğu ses de onun kişiliği için son derece önemlidir. Bu yüzden Müslümanların çocukları ezan ve kamet sesleriyle dünyaya gelirler. Doğan çocuğun sağ kulağına ezan, sol kulağına kamet okunur. Ezan ve kamet ise, İslam’ın en veciz özetidir.
Dünyaya gelen çocuk, fıtrat üzerine yani İslam’a yatkın olarak dünyaya gelmiş, anne babaya sunulmuş ilâhî bir emanet ve nimettir. Anne baba bu nimeti sahiplenerek, onu fıtrat doğrultusunda işleyecek iyi bir Müslüman olarak yetiştirecektir. Nimete şükür ve emanete riayet bunu gerektirir. Aksi takdirde çocuğuna fıtrat üzere kalma ortamını sağ-lamayan anne babalar, nimete nankörlük, emanete hıyanet etmiş olacaklardır.
Yuvayı dişi kuş yapar sözü, aile içerisinde kadının tutumlu olması anlaşılarak sadece ekonomik alanla sınırlı tutulmamalıdır. Ailenin İslamî bir yuva olmasında kadının rolü büyüktür. Bu yüzden anne sütünün önemine dikkat çeken Kur’ân, “Biz daha önce ona, süt verenlerin sütünü emmeyi haram etmiştik. (Hiçbir kadının sütünü emmiyordu)”(1) buyurarak Hz. Musa’nın annesine döndürüldüğünü ve böylece yabancılaşmaktan korunduğunu bize bildirir. Zira çocuk için, yabancı süt, kültürel yabancılaşma nedenidir. Basit sebeplerle çocuklarından sütlerini esirgeyen anneler ve dünyevî ihtiraslarla çocuklarını bakıcıların yanında anne şefkatinden mahrum bırakan anne-babalar, bu konu üzerinde derinlikli düşünmek zorundadırlar. Çünkü yetişen çocuk, yalnızca anne baba için değil, tüm toplum için büyümektedir.
Çocuğun konuşma çağına geldiğinde söyleyeceği ilk sözler de son derece önemlidir. Bu yüzden sahabe konuşma çağına gelen çocuklarına “Allah’a inandım, şeytan ve putları reddettim.” cümlesi ile “Çocuk edinmeyen ve hükümranlıkta ortağı olmayan Allah’a hamdolsun!”(2) ayetini öğretirlermiş.(3) Böylece tevhidin temelleri çocukların belleklerine kazınmaktadır.
İnsanlığın başöğretmeni Hz. Peygamber, anne - babaları şöyle uyarır: “Çocuklarınızı şu üç şeyle eğitiniz: Kur’ân okumasını öğreterek, peygamber sevgisini aşılayarak, peygamberin ailesinin sevgisini aşılayarak.”(4)
Kur’ân eğitimi, çocuğumuzun temel eğitimini oluşturmaktadır. Peygamber sevgisi, peygam-beri tanıyarak gerçekleşecektir. Zira Peygamber, Kur’ân’ın nasıl anlaşılıp yaşanacağını söylem ve eylemleriyle gösteren canlı Kur’ân’dır. Hz. Pey-gamber ve onun Ehl-i Beyti, aile halkı ve bağlıları ise, hepimiz için, kendilerini izlememiz gereken en güzel örneklerdir.
ÇOCUKLARIMIZA KİMLERİ ÖRNEK/MODEL OLARAK SUNUYORUZ?
Çocuğun eğitiminde önemli etkenlerden biri de ona örnek / model olacak kimselerin doğru bir şekilde sunulmasıdır. Aslında her insan, birilerini kendisine örnek alır ve örnek aldığı kimseye özenir, onun gibi olmak ister.
Çocuklar için de ilk ve en etkin örnek anne babalardır. Onların söz ve davranışlarıyla çocuklarına sunacakları örneklik son derece önemlidir. Bu yüzden aile en etkin okuldur. Bu okulun kahramanları, tüm aile bireyleridir. Ardından çocuklara, doğru kişi yahut kişileri örnek / model-star/ yıldız olarak sunmak gerekir. Günümüzde iletişim organları ile insanlığa yanlış örnekler / yıldızlar model diye sunulmaktadır. Kendilerine hayrı olmayan insanlar, yalnızca terlemeden kazandıkları dünyalıkları ve yaşadıkları çılgın hayatlarıyla, gençlerimize model olarak sunulmaktadır. Onları örnek alanlar, yahut insanlığa star diye sunanlar, onların hayatlarına hiç bakmamaktadırlar.
Burada Kur’ân’ın insanlığa sunduğu kahramanların önemi ortaya çıkmaktadır. Peygamberler başta olmak üzere, Kur’ân kahramanlarının doğru bir şekilde çocuklarımıza tanıtılması ve çocuklarımızın o güzel insanlara özenmelerinin sağlanması oldukça önemlidir.
Bu konuda Kur’ân şunları söyler:
“Andolsun Allâh’ın Elçisinde sizin için Allah’a ve âhiret gününe kavuşmaya inanan ve Allâh’ı çok anan kimseler için, uyulacak en güzel bir örnek vardır.”(5)
“İbrâhim’de ve onunla beraber bulunanlarda sizin için güzel bir örnek vardır…”(6)
“Andolsun, Yûsuf ve kardeşlerin(in kıssaların)da, soranlar için ibretler vardır.”(7)
Aslında kılınan her namazda okunan salavât dualarında, Hz. Muhammed ve Hz. İbrahim peygamberler, aileleri ile birlikte anılarak onların örnekliğine vurgu yapılmaktadır. Tabi namaz kılanlar, namazda dua ile andıkları bu peygamber ailelerine ne kadar benziyorlar, sorusunu sormak gerekiyor. Bu soruya sağlıklı bir cevap için de, onların ne kadar tanındığına bakmak yeterli olacaktır.
Kur’ân’da kıssaları anlatılan peygamberlerin hepsi insanlık için izlenecek model şahsiyetlerdir. Sözgelimi Hz. Âdem’in hatasından vazgeçip tövbeye sığınması, Hz. Nuh’un küfre ve şirke olan şiddeti, Hz. Eyyub’un sabrı, Hz. Davud’un yumuşak kalpliliği, Hz. Yakub’un ümitvarlığı, Hz. Yusuf’un iffet ve güzelliği, Hz. Musa’nın azim ve kararlılığı, Hz. İsa’nın şefkat ve merhameti, Hz. Muhammed’in şahsında toplanan tüm güzellikler… Bu güzelliklerle bezenmiş çok yönlü insanlar, insanlığın yıldızları olarak onlara öncülük etmeye devam etmektedirler.
Bunun yanında yine Kur’ân’da tevhid mücadeleleri ve hayat hikâyeleri anlatılan Kur’ân kahramanları insanlığa ışık saçmaya devam etmektedir. Sözgelimi Ashab-ı Kehf gençlerinin inkârcı ata ve toplumlarına baş kaldırışı, Hz. Âsiye’nin kocası Firavun’a baş kaldırışı, Hz. Meryem’in kirli toplumda kadın başına iffet abidesi olması gibi…
Kur’ân kahramanları anlatılırken, hayatları yaşanamaz, ulaşılamaz kimseler olarak değil; bize örnek olan izleyebileceğimiz kişiler olarak anlatılmalıdır. Üzülerek söyleyelim ki peygamber kıssaları başta olmak üzere, Kur’ân kıssaları, çoğu zaman gereksiz yere abartılarak gerçek hayattan uzaklaştırılarak anlatılmaktadır. Bu şekilde kıssa kahramanlarının yüceltildiği sanılmaktadır. Oysa bize anlatılan bu kahramanlar, yaşadıklarını birer insan olarak yaşamışlardır. Onlar için söz konusu olan, bizim için de söz konusudur. Şartlar ne kadar olumsuz olursa olsun, Allah’ın yardımı ile bizler de onlar gibi olabiliriz. Zaten kıssa, izlenerek okunan,okunması gereken, gerçek hayatta yaşanmış şeylerdir.
Bu temel hususlara dikkat ettikten sonra bolca çocuklarımız için dua etmeliyiz. Kur’ân bu konuda dua örnekleriyle doludur:
“Rabbimiz, bizi sana teslim olanlar yap, neslimizden de sana teslim olan bir ümmet çıkar; bize ibâdet yerlerimizi göster, tövbemizi kabul et; zira, tövbeleri kabul eden, çok merhametli olan ancak ensin. Sen!
“Orada Zekeriyyâ, Rabbine duâ etmiş: Rabbim, demişti, bana katından temiz bir nesil ver. Sen duâyı işitensin!”(9)
“İmran’ın karısı onu doğurunca Allâh onun ne doğurduğunu bilirken yine şöyle söyledi: Rabbim, onu kız doğurdum, erkek, kız gibi değildir. Ona Meryem adını verdim. Onu ve soyunu kovulmuş şeytânın şerrinden sana ısmarlıyorum.”(10)
“Rabbim, bu şehri güvenli kıl, beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut!”(11)
“Rabbim, beni ve zürriyetimden olanı namazı gereği gibi kılan yap; Rabbimiz, duâmı kabul buyur!”(12)
“Rabbimiz, bize gözler sevinci gönüller açan eşler ve çocuklar lutfeyle ve bizi korunanlara önder yap! derler.”(13)
“Nihayet insan, güçlü çağına erip kırk yaşına varınca: Ya Rabbi dedi, beni, bana ve anama, babama verdiğin nimete şükretmeğe, razı olacağın yararlı işler yapmağa sevk eyle. Benim için zürriyetim içinde de salâhı devam ettir, benden gelecek olanları da iyi insanlar yap. Ben sana yüz tuttum ve ben sana teslim olanlardanım.”(14)
Bu Kur’ân dualarında şu hususlar öne çıkmaktadır: Yüce Allah’a boyun eğen temiz nesiller… Putlara tapmayan tevhid ehli nesiller… Namazı gereği gibi kılan nesiller… Göz aydınlığı olacak salih evlatlar istenmelidir. Tabi bu duaları yaparken, istediğimiz bu nesillerin yetişmesi için yapılması gereken fiilî duaları asla ihmal etmemeliyiz.
Şimdi çocukların yaramazlığından, evlatların hayırsızlığından sızlanan anne babalar olarak üzerimize düşen bu yükümlülükleri ne kadar yerine getirdik, yavrularımızı ilahî birer emanet ve nimet olarak görebildik mi, para kazanmanın yollarını öğrettiğimiz kadar, Allah’ın rızasını ve cenneti kazanmanın yollarını da öğretebildik mi, onları geleceğe hazırlarken, plân ve programlarımızı iki dünyaya göre yapabildik mi, onların özendikleri starları kimlerdir, sorularını kendimize sormalıyız. İşte önümüzde yaz tatili, bu sorularla kendimizi test edebilmek için iyi bir fırsat olarak karşımızda duruyor. Yaz mevsimi oldukça sıcak, ama cehennem ateşi çok daha sıcak!
1- 28 Kasas, 12.
2- 17 İsra, 111.
3- İbrahim Canan, Hz. Peygamber’in Sünnetinde
Terbiye, s, 128.
4- Münâvî, Feyzü’l-Kadîr, I, 225.
5- 33 Ahzab, 21.
6- 60 Mümtehıne, 4- 6.
7- 12 Yusuf, 7.
8- 2 Bakara, 128.
9- 3 Âl-i İmran, 38.
10- 3 Âl-i İmran, 36.
11- 14 İbrahim, 35.
12- 14 İbrahim, 40.
13- 25 Furkan, 74.
14- 46 Ahkaf, 15.